Kemik erimesi (osteoporoz)
Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, renkli doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik diş röntgeni ve sefalometrik röntgen cihazları bulunmaktadır.
Kurumumuzda yapılan tetkikler;
· Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ayrıntılı ultrason, gebelik ultrasonu, 4 boyutlu ultrason çekimleri.
· Ekstremitelerde arteryel ve venöz renkli doppler, karotis vertebral arterler renkli doppler, renal arter doppleri, penil ve gebelik renkli doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,
· Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri.
· Mamografi çekimleri.
· Kemik Yoğunluğu Ölçümü.
KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ (OSTEODANSİTOMETRİ)
Kemik mineral dansitometrisi (osteodansitometri) kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.
OSTEOPENİ; aynı yaş , cins ve ırktaki bireyler için normal değerlere oranla kemik kitlesindeki azalmayı ifade eden klinik bir tanıdır. OSTEOPOROZ; mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.Osteoporoz kemik erimesidir...Osteoporoz, kemik dokusunun giderek artan kaybıyla kemiklerin kolay kırılabilir hale gelmesine yol açan bir hastalıktır.Osteoporoz sadece yaşlı veya kadın hastalığı değildir. Bu "Sessiz hastalığın" yaşı ve cinsiyeti yoktur.Osteoporoz, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlayan, kadınları 30 'lu yaşlarda bile etkilemeyi başarabilen ve yakalanma riski, güğüs, rahim ve yumurtalık kanseri risklerinin toplamından daha fazla olan, kadınların menapoz, erkeklerin de 55 yaş sonrası yakalanmaktan kurtulamayacağı mecburi bir hastalıktır.Kalça kırığı geçiren her 5 kişiden biri, 1 yıl içinde ölmektedir. Yaşama şansı yakalayanların ise neredeyse tamamı yatağa bağımlı kalmaktadır.Ancak erken tanı, ilaç kullanımı ve yaşam şartlarının düzeltilmesi ile durdurulabilmesi mümkündür. Erken tanı için kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalısınız. Artık günümüzde %1 oranındaki kemik kayıpları bile teknoloji sayesinde kolayca ve çok kısa sürede teşhis edilebilmektedir.Sağlam kemik oluşumu için büyüme çağında yeterli miktardakalsiyum ve D vitamini alınmalı,düzenli spor yapılmalı ve güneş ışığından yeterince faydalanılmalıdır.
Riskli gruplar;
-Menapoza girenler
- İkiden fazla doğum yapanlar
- Sigara ve alkol kullananlar
- Ailesinde osteoporoz olanlar
- Şeker hastası olanlar
- Kafeinli içecekleri çok tüketenler
- Düzenli spor yapmayanlar
- 45 yaş üzerinde olanlar
- Bazı ilaçları sürekli kullananlar
- Açık tenliler
- Dengesiz beslenenler
- Hormon problemi olanlar
- Böbrek dializine girenler.
-Menapoza girenler
- İkiden fazla doğum yapanlar
- Sigara ve alkol kullananlar
- Ailesinde osteoporoz olanlar
- Şeker hastası olanlar
- Kafeinli içecekleri çok tüketenler
- Düzenli spor yapmayanlar
- 45 yaş üzerinde olanlar
- Bazı ilaçları sürekli kullananlar
- Açık tenliler
- Dengesiz beslenenler
- Hormon problemi olanlar
- Böbrek dializine girenler.
MAMMOGRAFİ
Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.
Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;
· 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,
· 40 yaşından sonra 2 yılda bir,
· 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.
Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.
Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.
Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir. Mamografi, meme muayenesi esnasında memede şüpheli bir kitle bulunması durumunda bu kitlenin yerinin ve niteliklerinin belirlenmesi amacıyla yardımcı bir tanı testi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bununla beraber meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık yapılması önerilen meme muayenesi normal bulunan kadınlara da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir. Mamografi "normal" olarak rapor edildiğinde gerçekten bir sorun olmama ihtimali %90'lara varmakta, bu da mamografinin ne kadar etkili bir tarama testi olduğunu göstermektedir. Mammografi incelemesi için özel bir hazırlık gerekmez. Ancak adet dönemlerinde memelerde hassasiyet olabildiğinden incelemenin adet tarihinden bir hafta sonra yapılması faydalı olabilir. Ayrıca inceleme günü koltuk altı deodorant, pudra veya losyon sürülmemesi önerilir. Daha önceden yapılmış Mammografi filmleri ve Meme Ultrasonlarınızı mutlaka yanınızda getirmeniz gerekmektedir. Meme incelemeleri bir önceki tetkik ile karşılaştırmalı olarak takip edilen bir süreçtir. Önceki filmler ile karşılaştırıldığında yeni filmlerdeki bilgiler daha kesin hale getirmektedir. Mammografi, gebelere ve gebelik ihtimali bulunanlara yapılmaz. Ayrıca emziren annelere ve 25 yaşından küçüklere yapılması sakıncalı olabilir. Mamografinin asıl amacı erken dönem kanserin toplu iğne başı büyüklüğünde iken yakalanmasıdır. Meme değerlendirilirken ultrasonografi de beraberinde yapılmalıdır. Meme ultrasonografisi genellikle 35 yaş altı genç hanımlarda, fibrokistik hastalığın gösterilmesinde, memede ele gelen bir kitle varlığında ( kitlenin yapısının değerlendirilmesi, kistik ya da solid ayrımı ) tercih edilir. Meme renkli doppleri ise kitlenin iyi huylu-kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi verir.
VERTIGO
Vertigo, kisaca hareket illüzyonu veya halüsinasyonu olarak tarif edilir.
Aralarinda kesin sinirlar olmamasina ragmen degisik isimlerle anilan denge
bozukluklari vardir. Bunlar dizziness, unsteadiness ve lightheadedness olarak
sayilabilir. Bu bozukluklar hastalar tarafindan "düsecek gibi oluyorum", "yer ayagimin
altindan kayiyor", "cisimler yer degistiriyormus gibi geliyor', "basim sanki omuzlarimin
üstünde degil" gibi cümlelerle ifade edilir. Tüm bu denge bozukluklarindan vertigo
olarak bahsedilecektir.
Vertigonun etyolojisinde periferik veya santral vestibüler patolojiler, visüel
hastaliklar, serebellar, piramidal, kardiyak veya metabolik hastaliklar rol oynayabilir.
Bu nedenle vertigolu hastalarin çok dikkatle incelenmesi gerekmektedir.
Anamnez vertigolu hastalarda çok önemlidir. Vertigonun özellikleri, birlikte
bulunan diger semptomlar, özgeçmis arastirilmalidir. Mutlaka sorulmasi gereken
sorular sunlardir:
Oda mi dönüyor yoksa düsme hissi mi mevcut ?
Bayilma veya bilinç kaybi oluyor mu ? . Yürüyüs bozukluklari var mi ?
Bas dönmeniz ne zaman basladi ?
Sürekli mi yoksa ataklar halinde mi oluyor ?
Ataklar halindeyse bir atak ne kadar sürüyor ?
Ataklar hangi durumlarda oraya çikmaktadir ?
Ataklar arasinda tamamen normal misiniz ?
Birlikte isitme kaybi veya kulak çinlamasi var mi ?
Birlikte bulanti - kusma var mi ?
Bas dönmesinin ortaya çiktigi veya arttigi pozisyonlar var mi ?
Daha önce böyle tikayetleriniz oldu mu? . Sigara veya alkol içiyormusunuz?
Kafa travmasi veya herhangi bir ameliyat geçirdiniz mi?
Sizce bu sikayetin sebebi nedir?
Bu sorulara alinan cevaplara göre eklenecek sorularla bas dönmesinin sekli
veya etyolojisi hakkinda bir fikir edinilebilir. Anamnezi takiben su degerlendirmeler,
süphelenilen ön taniya göre seçilerek yapilir.
Otolaringolojik muayene
Nörolojik muayene
Vestibüler fonksiyon testleri
Odyolojik tetkikler
Rutin biyokimyasal tetkikler
EKG, EEG, CT, MRI
VERTIGONUN GENEL TEDAVISI
Vertigo tedavisi etyoloji belirlenebilirse buna yöneliktir. Ancak siklikla belirgin bir
sebep bulunamadigi için tedavi nonspesifik olarak yapilir.
Predispozan faktörlerin ortadan kaldirilmasi: Hastadaki mevcut stresin
önlenmesi, alkol ve sigara içilmesinin yasaklanmasi, kafein ve tuz kisitlamasi
hastanin sikayetlerini azaltabilir. Ayrica vertigoyu ortaya çikaran pozisyon ve diger
faktörler belirlenmisse bunlardan kaçinilmalidir.
Ilaç tedavisi: Bazi vestibüler sedatif ilaçlar vertigonun nonspesifik tedavisinde
kullanilirlar. Bunlar arasinda dimenhidrinate, cyclizine, diazepam, proklorperazine
kullanilabilir. Stria vaskülaris mikrosirkülasyonunu düzenleyerek endolenf
sirkülasyonunu da etkileyen betahistine (Betaserc) özellikle Meniere hastaliginda
etkilidir. Bilateral isitme kaybi ile birlikte olan vertigolarda streptomisin veya
gentamisin gibi ototoksik ilaçlar, parenteral olarak verilebilir. Ilaç tedavisi ile beraber
yatak istirahati ve fazla isik ile gürültülü ortamlardan uzak durmasi saglanmalidir.
Cerrahi tedavi: Cerrahi tedavi uzun süreli medikal tedaviye cevap vermeyen
durumlarda endikedir. Genel olarak cerrahi tedavi tek tarafli vakalarda uygulanir.
Vertigonun cerrahi tedavisi destrüktif ve konservatif olmak üzere ikiye ayrilir.
Konservatif cerrahide isitme korunurken, destrüktif cerrahi de mevcut isitme feda
edilir. Konservatif prosedürler arasinda, eksploratif timpanotomi, endolenfatik sac
cerrahisi, vestibüler sinir kesilmesi, singüler nörektomi sayilabilir. Destrüktif cerrahi
olarak ta transkanal ya da translabirentin labirentektomi yapilir.
Eksploratif timpanotomi; Perilenfatik fistül düsünüldügünde basvurulan bir
yöntemdir. Oval ve yuvarlak pencere bölgesi arastirilir. Lokal anastezi hem kanamayi
azaltir hem de hastaya valsalva manevrasi yaptirarak fistül yerinin tesbiti imkani
saglar. Orta kulaga timpanomeatal flep kaldirilarak girilir. Fistül tesbit edilirse fasia,
perikondrium, veya yag dokusu ile kapatilir.
Endolenfatik sac cerrahisi: Endolenfatik hidrops durumlarinda kullanilan bir
yöntemdir. Sadece dekomprasyon yapilir veya kese ile mastoid kavite ya da
subaraknoid bosluk arasinda sant olusturulur. Sant için keseye insizyon yapilir.
Silikon bir tüpün bir ucu keseye, diger ucu subaraknoid bosluk veya mastoid kaviteye
yerlestirilir. Subaraknoid sant yapildiginda serebrospinal sivi kaçagi olma riski oldugu
için temporal kas, kese üzerine sütüre edilir.
Vestibüler sinir kesilmesi; End - organdan gelen impuluslari önler. Orta fossa
yaklasimi, retrolabirentin yaklasim veya retrosigmoid yaklasim ile vestibüler sinire
ulasilir. Prosedür sirasinda koklear fonksiyonlar ABR ile degerlendirilir ve korunur.
Singular nörektomi; postertör ampüller sinirin selektif olarak kesilmesidir.
Hallpike testi ile klasik nistagmus bulgulari tespit edilen BPPV'da uygulanir. Ancak
cerrahiden önce I yil medikal tedavi ve pozisyonel egzersizler denenmis olmalidir.
Transkanal Labirentektomi; Isitme fonksiyonunu korumayan bir yöntemdir.
Timpanomeatal flep ile orta kulaga girilir. Kemikçikler çikarilir. Stapes tabani da
çikarilarak bir hook ile vestibuluma girilir ve tüm nöroepitel alinir. Bu asamadan sonra
bazi cerrahlar vestibulum içine streptomisin emdirilmis gelfoam koyarak ameliyati
sonlandirirken bazi yazarlar, promontoriumu turlayarak oval ve yuvarlak pencereyi
birlestirirler.
Benign Paroksismal Pozisyonel Vertigo (BPPV): Sadece spesifik bas
pozisyonuyla ortaya çikan, siklikla siddetli ve kisa süreli vertigo ile karakteristiktir.
Utricüler ve saccüler otokoniden kaynaklanan kalsiyum karbonat kristalierinin
posteriör semisirküler kanal cupulasini tutmasi sonucu ortaya çikar. Bu duruma
cupulolithiasis adi da verilir. Bu hastaligin teshisi anamnez ve fizik muayene ile
konur. Hastanin vertigo ve nistagmusu Hallpike manevrasi ile ortaya çikarilir.
BPPV'nin kesin etyolojisi belli degildir. Bazen kafa travmalarini, vestibüler nöriniti
veya stapedektomiyi takiben ortaya çikabilir. Semptomlar genellikle aylar veya bir kaç
yilda sonlanir. Kroniklesme çok seyrektir.
Tedavi izlem ile cerrahi müdahele arasinda degisir. Vakalarin çogu baslangiçtan
sonra bir kaç ay içinde spontan iyilestigi için tedavi gerektirmez. Küçük bir kismi 1 yili
asar. Medikal tedavide vestibüler supresanlar verilebilir. Posteriör semisirküler
kanaldaki kristalleri düsürmek için bazi manevralar denenmistir. Bu manevralarla
vertijinöz belirtilerin % 85'inin ortadan kalktigi bildirilmittir.
Cerrahi tedavi olarak singüler nörektomi, vestibüler nörektomi ve posteriör
semisirküler kanal oklüzyonu yapilmaktadir. Labirentektomi ise BPPV'de isitme kaybi
olmadigi için baska bir sebeple olan isitme kaybi varsa yapilir.
Perilenf Fistülü: Perilenf fistülü; perilenfatik boslugun bir baska boslukla
normalde olmayan bir baglantisi olmasidir. Bu baglanti seyrek olarak endolenfatik
boslukla olsada genellikle orta kulak boslugunadir. Perilenf fistülü genellikle oval
pencere rüptürü sonucu olur. Etyolojisinde genellikle KOM komplikasyonu veya
stapedektomi, kafa travmasi, barotravma veya fizik egzersizler soniicu olusan basinç
degisiklikleri gibi travmalar rol oynar. Bazen kuvvetli bir öksürük, burun sümkürme
veya agir kaldirma bile perilenf fistülüne neden olabilir. Perilenf fistülü koklear ve
vestibüler semptomlara yol açar. Hem isitme esikleri hem de konusmayi ayirt etme
skorlari fluktuasyon gösterebilir. Hasta Trandelenburg pozisyonunda 30 dakika
tutulduktan sonra isitme esikleri ve konusmayi ayirt etme skorlarindaki düzelme fistül
lehinedir. Buna Fraser testi denir. Vertigo, BOS basincindan artmaya neden olan
burun sümkürme veya agir kaldirma gibi hareketleri takiben siddetlenir. (Hennebert
Fenomeni). Vestibüler testlerin sonuçlari teshis koydurucu degildir. En sik görülen
bulgu tutulan kulakta kalorik cevabin azalmasidir. En faydali testlerden biride fistül
testidir. DKY'ye basinç verildiginde hasta kulaga vuran nistagmus fistül lehinedir. Son
yillarda orta kulaktan alinan sivida serbest aminoasitlerin saptanmasida perilenf
sivisini, orta kulak sekresyonlarindan ayirmada kullanilmaktadir.
Perilenf fistülü düsünülen hastanin tedavisi konservatif olarak baslar. Yatak
istirahati, basin yükseltilmesi, laksatif verilmesi, agir kaldirma, burun sümkürme gibi
hareketlerin önlenmesi, isitme ve vestibüler fonksiyonlarin moniterizasyonu tedavinin
ilk basamagini olusturur. 10 -l4 gün içinde vestibüler semptomlarin devam ettigi veya
isitme kaybinin kötülestigi hastalara cerrahi müdahele uygulanir.
MSS etkileyen bir çok hastalik vertigo ve dengesizlige yol açarak periferik
vestibüler hastaliklari taklit edebilirler. Vasküler hastaliklar: Vestibüler sistemin kan
akimindaki bozukluklar, santral nedenli vertigolarin en sik sebebidir. Spazm,
tromboz, emboli. hemoraji vasküler patolojilerin kaynagi olabilir.
Vertebro-basiller Yetersizlik:Vertebro- basiler yetersizlik özellikle yaslilarda
vertigonun sik görülen bir sebebidir. Genellikle subclavian, vertebral veya basiler
aiterin aterosklerozu sonucu ortaya çikar. Vertebrobasiler yetersizligin en önemli
bulgusu vertigodur. Vertigonun baslangici degiskendir ancak genellikle bir kaç dakika
içinde düzelir. Siklikla bulanti kusma ile beraberdir. Bunun disinda visüel illüzyon ve
halüsinasyonlar, düsme ataklari, görme alani defektleri, diplopi ve bas agrisi olabilir.
Teshiste anjiografi yararlidir ancak rutin olarak yapilmamaktadir. Klinik muayene ve
diger sebeplerin ekarte edilmesi tani için önemlidir. .Vertebrobasiler yetersizlik
tedavisinde diabetes mellitus, hipertansiyon, hiperlipidemi gibi risk faktörleri ortadan
kaldirilmalidir. Ayrica antikoagülan tedavi veya endarterektomi gibi bir cerrahi
tedavide gerekebilir.
Serebellar Infarkt: Vertebral arter, posteroinferiör serebellar arter,
anteroinferiör serebellar arter veya süperiör serebellar arterin oklüzyonlari, beyin sapi
tutulumu olmadan serebellar infarkta yol açabilir. Bu durumda ilk bulgular siddetli
vertigo, kusma ve ataksidir. Beyin sapi bulgulari olmadigi için periferik vestibüler bir
hastalik ile karisabilir. Ataksi ve paretik nistagmus gibi serebellar bulgular ayirici tani
için önemlidir. Kesin tani MRI ile konur. 24 -96 saatlik bir latent dönemden sonra
beyin sapi bulgulari da ortaya çikar.
MSS Tümörleri:MSS Tümörleri basi veya destrüksiyon sonucu vestibüler
bulgulara yol açabilirler. Bu bulgularin türü ve siddeti tümörün yerlesimine, yayilimina
ve boyutuna baglidir. Serebellopontin köse tümörleri disindaki MSS tümörleri
genellikle baska nörolojik bulgulara da yol açtigi için KBS hekiminden önce bir
nörologa basvururlar. Serebellum tümörleri yavas ilerleyen vertigo, ataksi veya
inkoordinasyona neden olurlar. Serebrospinal sivi sirkülasyonunu engelleyerek kafa
içi basinç artisina neden olabilirler. Akustik nöroma, meningioma, kolesteatoma,
araknoid kist gibi serebellopontin köse tümörlerinde ise hastanin ilk ve en önemli
bulgulari isitme ve vestibüler sistem ile ilgili oldugu için önce KBB hekimi tarafindan
görülürler.
Multipl Skleroz: Multipl Skleroz (MS) etyolojisi bilinmeyen genellikle 3 veya 4.
dekatta baslayan demiyelinizasyona yol açan bir hastaliktir. Klinik bulgulari arasinda
görme kaybi, diplopi, yürüyüs ataksisi, tremor sayilabilir. Vakalarin % 5'inde vertigo
ilk semptomdur. Isitme kaybi hastaligin seyri sirasinda görülebilir. Ani baslangiçli
veya ilerleyici olabilir. Pure - tone odyometri bulgulari normal olabilir. Ancak akustik
refleksin alinamamasi ya da refleks decay testinin pozitif olusu, tone decay testinde
30 dB'in üstünde bir sonuç alinmasi, ABR'de V. dalga latency süresinin uzamasi,
amplitüdün düsmesi, I- V intervalinin uzamasi gibi bulgular saptsinir.Teshis BOS
bulgulan ve MRI ile konur. Kesin bir tedavisi yoktur.
NOT: Vertigo yapan nedenlerden Menier hastaligi ve Vestibüler Nörinit için
Menier hastaligi
Vestibüler NörinitKemik erimesi (osteoporoz)
Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, renkli doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik diş röntgeni ve sefalometrik röntgen cihazları bulunmaktadır.
Kurumumuzda yapılan tetkikler;
· Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ayrıntılı ultrason, gebelik ultrasonu, 4 boyutlu ultrason çekimleri.
· Ekstremitelerde arteryel ve venöz renkli doppler, karotis vertebral arterler renkli doppler, renal arter doppleri, penil ve gebelik renkli doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,
· Ağız ve diş sağlığında en ileri görüntüleme teknikleri kullanılarak dijital panoramik diş röntgeni, temporomandibular ve sinüs grafileri ve sefalometrik röntgen çekimleri.
· Mamografi çekimleri.
· Kemik Yoğunluğu Ölçümü.
KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ (OSTEODANSİTOMETRİ)
Kemik mineral dansitometrisi (osteodansitometri) kemik yoğunluğunun ölçülmesidir. Yani kemiğin kırılganlık riskini belirleyen bir ölçüm yöntemidir.
OSTEOPENİ; aynı yaş , cins ve ırktaki bireyler için normal değerlere oranla kemik kitlesindeki azalmayı ifade eden klinik bir tanıdır. OSTEOPOROZ; mevcut kemik kütlesinin, mineral içeriğinin azalması ve zayıflaması sonucu süngerimsi hal alması ve kolayca kırılabilir bir duruma gelmesidir. Sonucunda da başta sırt bölgesi olmak üzere vücutta dinmeyen ağrılar, boy kısalığı ve kırıkların oluşumlarını görmekteyiz.Osteoporoz kemik erimesidir...Osteoporoz, kemik dokusunun giderek artan kaybıyla kemiklerin kolay kırılabilir hale gelmesine yol açan bir hastalıktır.Osteoporoz sadece yaşlı veya kadın hastalığı değildir. Bu "Sessiz hastalığın" yaşı ve cinsiyeti yoktur.Osteoporoz, son yıllarda giderek daha fazla dikkat çekmeye başlayan, kadınları 30 'lu yaşlarda bile etkilemeyi başarabilen ve yakalanma riski, güğüs, rahim ve yumurtalık kanseri risklerinin toplamından daha fazla olan, kadınların menapoz, erkeklerin de 55 yaş sonrası yakalanmaktan kurtulamayacağı mecburi bir hastalıktır.Kalça kırığı geçiren her 5 kişiden biri, 1 yıl içinde ölmektedir. Yaşama şansı yakalayanların ise neredeyse tamamı yatağa bağımlı kalmaktadır.Ancak erken tanı, ilaç kullanımı ve yaşam şartlarının düzeltilmesi ile durdurulabilmesi mümkündür. Erken tanı için kemik yoğunluğu ölçümü yaptırmalısınız. Artık günümüzde %1 oranındaki kemik kayıpları bile teknoloji sayesinde kolayca ve çok kısa sürede teşhis edilebilmektedir.Sağlam kemik oluşumu için büyüme çağında yeterli miktardakalsiyum ve D vitamini alınmalı,düzenli spor yapılmalı ve güneş ışığından yeterince faydalanılmalıdır.
Riskli gruplar;
-Menapoza girenler
- İkiden fazla doğum yapanlar
- Sigara ve alkol kullananlar
- Ailesinde osteoporoz olanlar
- Şeker hastası olanlar
- Kafeinli içecekleri çok tüketenler
- Düzenli spor yapmayanlar
- 45 yaş üzerinde olanlar
- Bazı ilaçları sürekli kullananlar
- Açık tenliler
- Dengesiz beslenenler
- Hormon problemi olanlar
- Böbrek dializine girenler.
-Menapoza girenler
- İkiden fazla doğum yapanlar
- Sigara ve alkol kullananlar
- Ailesinde osteoporoz olanlar
- Şeker hastası olanlar
- Kafeinli içecekleri çok tüketenler
- Düzenli spor yapmayanlar
- 45 yaş üzerinde olanlar
- Bazı ilaçları sürekli kullananlar
- Açık tenliler
- Dengesiz beslenenler
- Hormon problemi olanlar
- Böbrek dializine girenler.
MAMMOGRAFİ
Mammografi düşük dozda X ışını aracılığı ile meme dokusunun görüntülenmesidir. Her memeye 2 adet olmak üzere toplamda 4 film çekilir.
Hiçbir şikayeti olmasa da tüm kadınların;
· 35-40 yaş arasında baz oluşturacak bir mammografi çektirmesi,
· 40 yaşından sonra 2 yılda bir,
· 50 yaşından sonra her yıl meme kanseri taraması yaptırması gerekmektedir.
Çünkü meme kanserinin en erken bulgusu olan küçük küme mikrokalsifikasyon spiküle kitle ve kireçlenme odaklarını gösterebilen tek yöntem mammografidir. Meme kanserinin büyüyüp ele gelecek kadar kitle oluşturması ise bu aşamadan yıllar sonraya tekabül eder.
Tüm kanserlerde olduğu gibi meme kanserinin de tedavisindeki başarı erken teşhis ve erken tedavi ile mümkündür.
Mammografi çekim işlemine gelirken beraberinde eski filmlerinde getirilmesi ve her seferinde eski filmler ile karşılaştırma yapılması gerekmektedir. Mamografi, meme muayenesi esnasında memede şüpheli bir kitle bulunması durumunda bu kitlenin yerinin ve niteliklerinin belirlenmesi amacıyla yardımcı bir tanı testi olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bununla beraber meme kanseri açısından hiçbir risk faktörü bulunmayan, hiçbir şikayeti olmayan ve yıllık yapılması önerilen meme muayenesi normal bulunan kadınlara da belli aralıklarla meme kanseri tarama testi olarak rutin mamografi önerilmektedir. Mamografi "normal" olarak rapor edildiğinde gerçekten bir sorun olmama ihtimali %90'lara varmakta, bu da mamografinin ne kadar etkili bir tarama testi olduğunu göstermektedir. Mammografi incelemesi için özel bir hazırlık gerekmez. Ancak adet dönemlerinde memelerde hassasiyet olabildiğinden incelemenin adet tarihinden bir hafta sonra yapılması faydalı olabilir. Ayrıca inceleme günü koltuk altı deodorant, pudra veya losyon sürülmemesi önerilir. Daha önceden yapılmış Mammografi filmleri ve Meme Ultrasonlarınızı mutlaka yanınızda getirmeniz gerekmektedir. Meme incelemeleri bir önceki tetkik ile karşılaştırmalı olarak takip edilen bir süreçtir. Önceki filmler ile karşılaştırıldığında yeni filmlerdeki bilgiler daha kesin hale getirmektedir. Mammografi, gebelere ve gebelik ihtimali bulunanlara yapılmaz. Ayrıca emziren annelere ve 25 yaşından küçüklere yapılması sakıncalı olabilir. Mamografinin asıl amacı erken dönem kanserin toplu iğne başı büyüklüğünde iken yakalanmasıdır. Meme değerlendirilirken ultrasonografi de beraberinde yapılmalıdır. Meme ultrasonografisi genellikle 35 yaş altı genç hanımlarda, fibrokistik hastalığın gösterilmesinde, memede ele gelen bir kitle varlığında ( kitlenin yapısının değerlendirilmesi, kistik ya da solid ayrımı ) tercih edilir. Meme renkli doppleri ise kitlenin iyi huylu-kötü huylu olup olmadığı hakkında bilgi verir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder